Kendi çöpümüzden arınma mucizemiz

Kendi çöpümüzden arınma mucizemiz

Biz insanlar için tuvalet sürecimiz çok ustaca işleyen bir süreçte gerçekleşir. Bağırsağımızın rektum dediğimiz uç kısmında iki ayrı sinir sistemi var. Bu sinir sistemi vücudumuzu kendi çöpümüzden arındırmak için çok güzel ve hijyenik bir biçimde titizlikle çalışır. Burada iki ayrı kas var ve biz bu kaslara Sfinkter kasları diyoruz.

Bizden başka hiçbir canlıda bu kadar incelikle çalışan bu kadar düzenli çalışan bir sinir sistemi yok!

Hepimizde sistemli bir biçimde dışa doğru açılıp kapanabilen Sfinkter kası var. (Dışkılama yani boşaltım yaptığımız yer) Bu kası zaten biliyoruz bu bizim isteğimizle çalışır. Yani tuvalet ihtiyacımız geldiğinde tuvalet bulana kadar bu kasları sıkarız yani kendimiz bu kasa müdahale edebiliriz. Ama bu kastan yalnızca birkaç santimetre ötede bir Sfinkter kası daha mevcut. Fakat biz bu kası hareket ettiremeyiz.

Her iki kasta farklı bir sinir sistemini temsil eder. Dışarıya doğru olan Sfinkter kası bizim isteğimizle çalışır, biz onu sıkabilir dolayısıyla tuvaletimiz geldiğinde bekletebiliriz. Örneğin; beynimiz şu an tuvalete gitmeyi yanlış bulursa sfinkter kası bunu hemen algılar ve orayı kapalı tutar. Fakat iç kısımda bulunan kas farkında olmadığımız bir iç dünyayı temsil eder...

Özetle burada iki tane kas var 1. kası biz istediğimiz zaman sıkabiliriz bu bizim isteğimizle çalışan bir kas ama daha içerdeki olan kasa biz müdahale edemiyoruz. Bu iki kas beraber çalışmak zorundadır. Bağırsağımızda ki atıklar iç kısımda kalan kasın bulunduğu yere ulaştığı zaman bu kas otomatikman açılır fakat bu kas tüm artıklarını diğer bir kasa aynı anda bırakmaz. Yani ona yüklenmez. İçeride ki kas ona ilk başta yalnızca bir artık atar ve bekler (iç kısımda kalan ve dış kısma doğru bakan kaslar arasında sensör görevi gören pek çok hücre vardır) hücreler kendilerine aktarılan bu minik artığı gaz şeklinde mi yoksa katı biçimde mi olduğunun analizini yaparlar. Bu bilgileri beyne aktarırlar. Beynimiz şunu fark eder: ‘’tuvalete gitmem lazım’’ ya da ‘’gaz çıkarmam lazım’’ gibi…

Eğer bu ortam uygun değilse yani çevremizde bir tuvalet yoksa dışta kalan kas bunu anlar ve kendisini olabildiğince kilitler ta ki tuvalet bulana kadar.
İçerdeki kas minik minik aralıklı zamanlarda bu sinyalleri verir ve bekler, artık tuvalet bul çünkü birazdan oraya dışkıyı göndereceğim boşaltım olacak der. Bize bir süre verir uygun yer bulmamız için. İç kısma bakan kasın tavrı çok net bir şekilde dışarı çıkması gereken artık dışarı çıkacaktır beni dinle der! Eğer biz bu sinyalleri dinlemez boşaltım yapmaz kaslarımızı tutarsak (yok dışarda tuvalete girmem, burası pis vs ya da ben alışkın olduğum tuvaleti kullanacağım dersek ve bunu sürekli yaparsak) belli bir süre sonra bu iki kasın arasındaki sinyaller de yavaş yavaş bitmeye başlar. Yani içerdeki sfinkter kası; artık benim verdiğim sinyali dinlemiyorsun der ve bu kas zamanla dışarıya sinyal vermez böylece kronik kabızlık başlar.
Eğer tuvalete gitmek konusunda kendimize yasaklar koyarsak, iç kısımda kalan sfinkter kasımızı korkutmuş oluruz ve bu iki kas arasında soğukluk daha da artarsa tıkanmalar bile olabilir. Ayrıca bu iki kas arasında iletişimi sağlayan sinir uçları da zarar görür böylece bağırsağımızdaki tıkanmalar, kabızlıklar başlar. İçerdeki kas bize küsebilir, çünkü onu dinlemediğimizi anlar ve dinlenmediği sürece de bir işe yaramıyorum diye bu sinyalleri bize göndermez. Sonrasında ise kronik kabızlık gerçekleşir ve vücut kendini zehirlemeye başlar.
İyi haber: Sinir uçları kendi kendine olabilme özelliğine sahiptir eğer vücudumuza kulak verip dinlersek tekrar eski sağlıklı dışkılamaya dönebiliriz.
Lütfen bedenimize kulak verelim, onu dinleyelim ve doğal akışa müdahale etmeyelim.